Risale-i Nur tefsirlerinden haberi olanların ve cennet bahsini okuyanların, bu tarz suallerin cevabını bilmek onlar için kolaydır.
Bir gün sahabelerden birisi “Ya Resülullah! Ben seni bir gün göremesem ölecek gibi oluyorum. Hâlbuki, cennette sen çok yüksek bir makamda bulunacaksın. Ben seni göremezsem dayanamam.”dedi. Allah Resülü (asm)tebessüm ederek buyurdu “Orada kişi sevdiğiyle birlikte olacaktır.”
Evet bu dünyada birbirini Allah için seven dostlar, bu sevginin mükâfatı olarak cennette buluşacak ve dünya maceralarını birbirlerine naklederek, cennete lâyık bir tarzda lezzet alacaklardır. Tıpkı asker arkadaşlarının yahut hac, umre, okul ve hapishane arkadaşlarının, sonradan bir araya geldiklerinde hatıralarını zevkle paylaştıkları gibi.
Bediüzzaman Hazretlerinin verdiği misalde olduğu gibi; muhteşem bir ziyafete katılan iki dost bir sofrada otururlar. Birinin tat alma duygusu zayıf, gözü az görüyor, garip sanatlardan anlamaz, koklama duygusu da zayıflamış. Diğerinin ise, bütün duyguları son derece inkişaf etmiş ve o seyrangâh ve ziyafet mahallinden bin kat, milyon kat fazla istifade ettiği halde, aynı ziyafetten farklı derecelerde istifade ederler. Bu misalde olduğu gibi; bu dünyadan âhirete gönderilen sevaplar nispetinde inkişaf eden duygularıyla, iki dost farklı cennetlerde bulunsalar bile bir araya gelecekler ve farklı derecelerde Allah’ın ihsan ettiği cennet nimetlerinden istifade edeceklerdir. Ancak cennet ehlinin tamamı, Allah’ın kendisine ihsan ettiği her türlü nimetlerden razı olacak ve cennetten en çok kendisinin istifade ettiğini bileceklerdir. Zira orası lezzetler diyarıdır ve en küçük üzüntüye sebep olacak bir durum söz konusu olmayacaktır. Bu itibarla, daha dünya hayatı elimizdeyken Allah’ın emir ve yasaklarına olabildiğince itaat etmeli ve “Keşke bu ikinci hayatım için daha fazla bir hazırlık yapsaydım.”diye hayıflanma durumuna düşülmemelidir.
www.asyanur.info