Çağ atlamak, çağı yakalamak ve çağdaş olmak tabirleri bir hayli zamandır sık kullanılan terimler arasına girdi. Gerçekten insanın, yaşadığı asrın fikirleri ve hayat şartlarına adapte olması ve geçmiş asırların olumsuz tortularından kurtulması çok önemli bir hadisedir.

Uzay çağı, bilgi çağı veya bilgisayar çağı gibi değişik isimler verilen zamanımızda yaşadığı halde, fikren veya yaşayış biçimiyle Orta Çağı yahut yontma taş devrini yaşayan nice insan toplulukları şimdi de vardır. Dünyanın bu kadar fen ve medeniyet noktasında teknolojik gelişmeler kaydetmesine rağmen, hür ve medeni dünyadan habersiz ilkel bir hayat yaşayan toplulukların var olduğunu, magazin basınından veya programlarından öğreniyoruz.

Rönesans döneminden itibaren sanayi devrimini de aşarak bilgi toplumuna intikal eden ve demokratik hak ve hürriyetler açısından dünyaya örnek gösterilen Batı toplumları Orta Çağ karanlığında yaşarken, Endülüs Emevî Devleti, Selçuklu ve Osmanlı devletleri dünyaya İslâm medeniyetinin ışıklarını saçıyordu.

İlimde, fende ve keşiflerde dev gibi adımlar atan ve yaşadıkları zamandan itibaren gelecek asırları da aydınlatan, yazdıkları eserler yüz yıllarca Avrupa okullarında ders kitabı olarak okutulan İbn-i Sina’lar, Beyruni’ler, Cabir’ler, Farabi’ler ve daha niceleri, Müslüman ilim öncüleri olarak Orta Çağı ve daha sonraki Yeni çağı nurlandırıp aydınlatıyordu.

Bunun böyle olması fıtrî bir neticeydi. Zira, İslâm dini mensuplarını âhiret hesabına dünyaya çalışmaya teşvik eden bir dindi. Bu dünyayı âhiretin tarlası olarak gösteriyor ve tarif ediyordu. Allah’ın kulu olmanın gerektirdiği ibadet vazifelerini unutmamak şartıyla, yapılan dünya ile ilgili çalışmaları da ibadetten sayıyordu. “İnsan için kendi çalıştığından başka yoktur.” “İki günü eşit olan ziyandadır.” “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, hemen ölecekmiş gibi de âhiret için çalış.” emrediyordu.

“Bir lokma bir hırka yeter.” anlayışını semtine yanaştırmayan, kalben terk etmenin dışında, dünyayı fiilen terk etmeye izin vermeyen İslâm dini, fen ilimlerinin Müslümanı kâfiri olmaz fikrini aşılayıp “İlim Çin’de dahi olsa gidin alın!” emrediyordu. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0