Hayat

BU VATANDA TÜRKÇÜLÜK YAPILIR MI?

Üç kıt’aya yayılmış, yirmi iki milyon kilometrekarelik imparatorluk toprakları içindeki farklı dinleri, farklı dilleri ve farklı milliyetleri altı yüz sene boyunca İslâmiyet ve hoşgörü potasında eritmesini ve ustaca idare etmesini bilen Osmanlının, miras bıraktığı topraklar üstünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, ulus devlet anlayışı ile, İslâmiyetin yerine Türk milliyetçiliğini esas aldı.

“Bir Türk dünyaya bedeldir. Türk öğün, çalış,güven. Türk milleti zekidir, çalışkandır. Ne mutlu Türküm diyene!”gibi sözler bu anlayışın tezahürüydü. Hatta bir ara kafatası ölçmeler, devlet büyükleri arasında moda haline geldi. Öyle ki, mezardan Mimar Sinan’ın kafatası çıkarılıp ölçümü yapıldı. Bu günün şartlarında garipsenen, belki de ayıplanması gereken bu uygulama, devletin kuruluş yıllarında sıradan bir olay olarak görülüyordu.

Halbuki, asırlardır bu vatan topraklarında kardeşçe yaşadığımız, beraber savaşıp beraber bayram yaptığımız bu vatanın insanları, hep aynı soydan ve ırktan gelmiyordu. Asrlarca İslâm dünyasına hilâfet merkezliği yapan bu vatan, çok hicret olaylarına sahne olduğu için, kimin hangi ırka mensup olduğu ancak Levh-i Mahfuz açılsa bilinebilirdi. Belki yüzde otuzu Türk, yüzde yetmişi başka ırklarla karışmış bu ülkede, ırk esası üzerine devlet kurmak ve politika yürütmek, sosyal gerçeklere ters düşen bir uygulamaydı.

Fakat olan olmuş, devlet gücünün dayatmasıyla ortaya yeni bir tablo çıkmıştı. Fırat kanunlarına zıt olan bu yeni durum, mutlaka bir yerden patlak verecekti. Bir kaç defa meydana gelen isyan olayları devlet yumruğu ile sindirilmiş ve sebep olanlar yok edilmişti. Sürekli yanlış politikalar ters tepiyor, bu yüzden devlet halkına güvenemiyordu. Bu kadar aleni olarak yapılan yanlış uygulamalar artık yeter! Bu gidişata bir son vermek ve sosyal gerçeklere dayalı doğru uygulamalara dönmek lâzımdır. Ülkenin ve milletin birlik ve bütünlüğü de buna bağlıdır.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap