On sekiz bin âlemin sahibi olan Yüce Yaratıcı, insanı küçük bir kâinat, kâinatı da büyük bir insan şeklinde yaratmıştır. Kâinatta ne varsa, küçük bir ölçekte nümuneleri insanda da vardır.
İnsan vücudunu inceleyen ilim dalına anatomi denilir. Bütün ilimler insanı Allah’a manen yaklaştırdığı gibi, anatomi de ibret ve tefekkürle okunduğu zaman, gayet açık bir şekilde insanı mânen Allah’a götürür. Tefekkür ibadetinin en emniyetli ve güvenlisi, şüphesiz kendi nefsimizde yapılan tefekkürdür.
İnsan denilen bu küçük kâinatın ve mahlukat içinde en şereflisi olan bu varlığın ana merkezi beyindir. İnsan vücudunun bütün sistemleri ona bağlıdır. Beyin ölümü gerçeklemiş olan bir insan, bir takım cihazlarla yaşatılsa bile, o hayat bitkisel hayattan ibarettir.
Kafatası içine yerleştirilen beynimiz iki yarım küreden meydana gelir. Yarım kürelerin üstünde bir kısım kıvrımlar ve onların arkasında da oluklar görülür. Bu kıvrım ve olukların rastgele değil, bir düzen ve her iki yarım kürenin de simetrik bir tarzda yaratıldığı fark edilir. İki ana oluk, beyin yarım kürelerini ön, arka ve şakak olmak üzere üç ana parçaya böler. Merkezî oluğun ön ve arka kısmındaki kıvrımlar hareket ve hislerle ilgilidir. Buralarda bedenin her tarafı nokta nokta temsil edilmektedir. Görme, işitme, tatma, koklama ve dokunma gibi ne kadar fonksiyonlarımız ve isteğe bağlı veya bağlı olmayan ne kadar hareketlerimiz varsa, hepsi beynimiz ile bağlantılıdır.
Bahsi geçen bağlantıları nazara veren Bediüzzaman Hazretleri “Eğer, her bir faaliyet merkezi için tırnak kadar maddi bir mekân gerekseydi, bir insan başının Tur Dağı büyüklüğünde olması lâzım gelirdi.” der. Yüce Kudret, o kadar büyük bir baş yerine, bin üç yüz gram ağırlığındaki beyin lobuna bütün o fonksiyonları yerleştirmiştir. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale- i Nur dersleri)
Views: 0