(Dünden devam)

1920 ile 1950  arasındaki böylesine dehşetli ve manen zifiri karanlık bir devirde, asrın manevi sahibi ve müceddidi kimliğiyle Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Eğirdir gölünde yol alıyor ve Barla sahillerine çıkıyordu. Bir taraftan da, bu milletin manevi kurtuluşu için neler yapabileceğini düşünüyordu.

Bediüzzaman Hazretleri, Barla nahiyesinde sekiz buçuk sene kalmış, dinsizliğin bel kemiğini kıracak olan ve Risale-i Nur adını verdiği Kur’an tefsirlerinin üçte ikisini orada telif etmeye muvaffak olmuştu. “Bu eser sahibi hayatta kaldığı müddetçe biz maksadımıza ulaşamayacağız.” diyen bir kısım etkili çevreler paniğe kapılmış ve Bediüzzaman’ı tesirsiz hale getirmek için önce Eskişehir, sonra Denizli ve daha sonra Afyon mahkemelerinde idamla muhakeme etmişler fakat Bediüzzaman ve talebeleri her seferinde berat almışlardı. Çünkü, kanunlar çerçevesinde suç bulunamıyordu. Tamamen iman hakikatlerini neşrederek, bu milletin hem dünya hem de âhiret saadetini temin etmeye matuf masum bir iman kurtarma hizmetiydi. Mahkemeler yoluyla netice alamayan etkili makamdakiler, Bediüzzaman’ı çeşitli şekillerde yirmi bir defa zehirletmişler fakat Cenab-ı Hak verilen zehirleri tesirsiz hale getirerek onu korumuştu.

Afyon hapsinden sonra Emirdağ’daki evine dönen Bediüzzaman, Demokrat Parti iktidarı ile birlikte Isparta’da bir ev kiralamış ve ara sıra oraya giderek tebdil-i mekânla ferahlamaya çalışmıştı. Risale-i Nur tefsirlerinin ilk telif merkezi olan Barla’nın, Bediüzzaman Hazretlerinin yanında ayrı bir yeri vardı. Sekiz buçuk sene kaldığı Barla’daki evinin önündeki çınar ağacının dalları arasına yaptırdığı küçük kulübesi ve Çam Dağındaki menzilleri için “Ben, bu menzillerimi Yıldız Sarayına değişmem.” diyordu. Risale-i Nurları o menzillerde telif etmiş, evrad, ezkâr, ibadet ve hazin dualarıyla Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’a, ruh dünyasının rica ve taleplerini arz etmişti.

1950 sonrası ikinci defa Isparta’ya gidişinde, Barla nahiyesine de uğradı. Barla ahalisi üstadı görmek için toplanmıştı. Onların gözü önünde arabasından indi ve koca çınar ağacına sarılarak hazin hazin ağladı. Sanki çeyrek asrın hasretini dindirmek istiyordu. Bir ara sakinleşti. Barlalı köylülerle teker teker musafaha etti ve uzun yıllar ayrı kaldığı Barla dershanesine çıktı. Aşağıdan hazin ağlayışları duyuluyordu. Barla onun için bir hasretti. Belki de bu hasreti ebediyen orada dindirecekti, kim bilir…

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0