Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri hayatı boyunca çok büyük projelerin takipçisi oldu. Çok ciddi ve çok boyutlu temellere dayanan bu projelerin birçoğunu hayatında gerçekleştirmeye muvaffak oldu. Risale-i Nur’un telif ve neşri, tevafuklu Kur’an’ın basılması gibi.
Osmanlı ve cumhuriyet döneminde takipçisi olduğu projelerden biri de, din ilimleri ile fen ilimlerinin birlikte okutulacağı bir İslâm üniversitesiydi. Fakat sağlığında bunun gerçekleşmesi nasip olmadı. Bu üniversite, Bediüzzaman’ın gaye-i hayaliydi ve ülke için büyük bir vizyondu. Yüzlerce üniversite kurulabilir fakat hiçbiri bunun yerini tutamazdı. Kendi özgün ve orijinal kimliği ile bu üniversite mutlaka hayata geçmeliydi. Bir değil, nice maksatlara hizmet edecekti.
Üstadın kendi ifadesiyle “Camiü’l- Ezher Afrika’da bir medrese-i umumiye olduğu gibi, Asya Afrika’dan ne kadar büyük ise, daha büyük bir darülfünun, bir İslâm üniversitesi Asya’da lâzımdır. Tâ ki İslâm kavimlerini, meselâ: Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas, Türkistan, Kürdistan’daki milletleri, menfi ırkçılık ifsat etmesin. Hakikî, müspet ve kudsî ve umumi milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ile “Müminler kardeştir.” Kur’an’ın bir kanun-u esasisinin tam inkişafına mazhar olsun. Ve felsefe fünunu ile ulum-u diniye birbiriyle barışsın ve Avrupa medeniyeti, İslâmiyet hakaikiyle tam musalâha etsin. Ve Anadolu’daki ehl-i mektep ve ehl-i medrese birbirine yardımcı olarak ittifak etsin diye, vilâyat-ı şarkiyenin merkezinde hem Hindistan, hem Arabistan, hem İran, hem Kafkas, hem Türkistan’ın ortasında, Medrestü’z- Zehra mânâsında, Camiü’l- Ezher üslûbunda bir darülfünun, hem mektep, hem medrese olarak bir üniversite için, tam elli beş senedir Risale-i Nur’un hakaikine çalıştığım gibi ona da çalışmışım.” (Emirdağ Lâhikası s.843) Yüz seneden fazla bir zaman önce, Sultan Reşat takdir edip 19000 altın tahsisat ayırdı ve bin lirasıyla temeli atıldı. Ancak 1. Cihan Savaşı çıkmasıyla proje geri kaldı. Büyük Millet meclisinde 200 mebustan 163 mebusun imzasıyla kabul edilen bu projeye, 150000 TL o günün kıymetli parasıyla ödenek ayrılmasına rağmen, medreselerin kapatılmasına dair kanunla, bu büyük proje yine neticesiz kaldı.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, bu projenin bizzat devlet tarafından yapılmasını istiyordu. Demokrat Parti iktidarı zamanında aynı projeyi onlara da söyledi. Ona göre bu proje partiler üstüydü. İktidarda kimin olduğu çok da önemli değildi. Zira bu proje ile, devletin bekası, milletin birlik, beraberlik ve huzurunun temini, İslâm coğrafyasındaki çok farklı ırklara mensup milletlerle İttihadı-ı İslâm’ın tesisi gerçekleşecekti.
Şimdi, Zehra Üniversitesi adıyla Van ilinde bir üniversite kurulması teklifini bazı milletvekilleri meclise sunmuş. Öğrendiğime göre, Van Gölü sahiline yakın 2000 dönüm hazine arazisi tahsis edilmiş. Bu çalışmalarda emeği geçen herkesi takdir ve tebrik ediyoruz. Ancak bazı noktalarda tereddütlerimiz var ve bazı tavsiyelerimiz olacak: Bediüzzaman Hazretlerinin ısrarla arzu ettiği gibi, bu üniversitenin adı özellikle “Medreset’üz- Zehra Üniversitesi”olmalıdır. İkincisi, anayasada geçen “Atatürk milliyetçiliğine aykırı hiçbir eğitim yapılamaz.”maddesi orada duruyorken ve ona bağlı kanunlarla eğitim kurumlarının eli kolu bağlanıyorken, böyle bir üniversite istenilen maksatlara hizmet edemeyecektir. Öncelikle sivil ve demokrat bir anayasa yapılmalıdır. Hiç olmazsa, anayasadan bahsi geçen kanunlar kaldırılmalıdır. Zira Atatürk milliyetçiliği, İslâm milliyetinin yerine ikame edilmeye çalışılan Türkçülükten başka bir şey değildir. Uluslar arası hizmet verecek böyle bir üniversitede Türkçülük yapılması, İslâm kardeşliğini tahrip etmeye sebep olacaktır.
Böylesine hayırlı bir teşebbüse, devlet namına adım atan gayretli insanların, daha bunlar gibi olabilecek zararlı noktaları bertaraf ederek, bu projeyi hayata geçirmelerini ümit ve temenni ediyoruz. Hem de siyaset malzemesi yapılmamasını ve ihlâsla hareket edilmesini önemle rica ediyoruz.Sami CEBECİ