Çam Dağından yuvarlanan bir kar topunun vadileri dolduran bir çığa dönüşmesi gibi, bir Bediüzzaman ile başlayan iman ve Kur’an hizmeti gittikçe inkişaf ediyor, engel tanımaz bir yayılmayla elden ele, gönülden gönüle intikal ederek vicdanlı kalplerde ma’kes buluyordu.
Kur’an nurlarıyla insanların mânen kararmış dünyalarını aydınlatan ve mânevi kara kışlarını baharlara dönüştüren Bediüzzaman ve talebeleri; nurdan ve ışıktan hoşlanmayan yarasa tabiatlı, abus suratlı, kalpleri inkâr ve günahlarla kararmış bir kısım zalimler güruhunun bu hizmet dikkatlerini çekmişti.
Allah demenin suç sayıldığı, bir tek dinî eserin yazılmasına izin verilmediği, Kur’an okumayı bile yasaklayan bir atmosferde nasıl tefsir yazılır, nasıl Kur’an yazısı öğretilir, nasıl insanlara dinî nasihatler yapılır, bu nasıl cür’et ve cesaretti?
Kısa zamanda tevkifler başladı ve mahkemeler birbirini kovaladı. Suçlamalar, karalamalar ve iftiralar arka arkaya sıralandı. Ne pahasına olursa olsun bu iş halledilecek ve sivilce halindeyken bitirilecekti. Cumhuriyet adı altında dehşetli bir diktatörlük ve Firavun gibi bir inkârcılıkla ehl-i imana hücum eden bir zihniyet; din adına mücahidâne hizmet veren ve müspet hareket çerçevesinde irşat ve tenvir eksenli iman kurtarma vazifesini devam ettiren Bediüzzaman ve talebelerine aman vermiyor ve sürgünden sürgüne, hapishaneden hapishaneye, mahkemeden mahkemeye sevk ediyordu.
Devamlı itilip kakılan, zalimlerin zulmüne uğrayan Nur Talebeleri ise, muazzez üstatları gibi belâ ve musibetlere sabırla mukabele ediyor, asâyiş ve emniyeti bozacak her türlü hareketlerden uzak durmakla birlikte, kanunlar çerçevesinde hukukî haklarını kullanıyor ve mukaddes hizmetlerinden ise asla vazgeçmiyor ve demir gibi sebat ve metanetle devam ediyorlardı. (Devamı yarın)
asyanur.info saicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 1