İnsanın mahiyetine yerleştirilen sayısız duygulardan birisi de fedakârlık hissidir.
Her türlü zahmet ve meşakkatlere tahammül ve sabır göstererek, dâvâsında sebat anlamına gelen fedakârlık duygusu, mukaddes bir dâvâya gönül vermiş fedailer grubunun en belirgin özelliğidir. Dâvâsı uğrunda her şeyini, gerekirse canını bile vermekten çekinmeyen böyle fedailere, dünyanın her türlü meşakkat ve çilesi, hiç bir cihetle tesir etmez ve ümitsizliğe düşürmez.
İslâm dininin doğuşunun ilk yıllarında bir avuç sahabenin gösterdiği akıl ve havsalanın anlamakta zorlandığı fedakârlık örnekleri, insanlık ve İslâm tarihi boyunca, sonra gelenlere hüsn-ü misal olmuştur. Sahabeleri erişilmez kılan sır, bir çok özellikleri yanında, birer İslâm fedaisi olarak gösterdikleri emsalsiz fedakârlıklarıdır. “Anam, babam sana feda olsun ya Resülullah!”diyerek, candan ve cihandan geçen, malını, mülkünü, her türlü servetini, hatta icap ederse çoluk ve çocuğunu ve kendi hayatını gözünü kırpmadan din ve iman uğruda feda eden ve her türlü işkencelere, insan gücünün ötesinde sabır gösteren o kahraman insanlar, dünya durdukça bütün insanlığa örnek olmaya devam edeceklerdir.
“Kur’an mahluk mu, değil mi?”meselesi yüzünden , yıllarca hapiste eziyet gören Ahmet bin Hambel ve Bağdat hâkimliğini kabul etmediği için, yetmiş yaşındayken zindanda kırbaçlanarak şehit edilen İmam-ı Azam gibi, hak ve hakikat yolunda sabır ve sebat gösteren kahramanların örnekleriyle İslâm tarihi doludur.
Evet; din, iman ve Kur’an yolunda bu âzamî fedakârlıkları yapanlar sayesinde İslâm bu günlere geldi. Zorluklar karşısında çabuk pes eden ve samimiyet testini kaybedenlerle, hiç bir dâvâ geleceğe taşınamaz. Demir gibi bir sebat ve metanettir hak yolunda hedefe götüren hakikat.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)