Ay tutulması da matematiksel hesaplara dayalı muhteşem bir semavî olaydır. Dünya ve ay, cezbeye kapılmış bir Mevlevî gibi, İlâhi emirden gelen bir cezbeyle güneş etrafında dönerlerken, belli aralıklarla dünya, güneş ile ayın arasına girer. Güneşten gelen ışıklar dünyaya vurunca, dünyanın gölgesi ayın üstüne düşer. Böylece ay tutulması olur. Benim çocukluğumda, 1950 li yıllarda ay tutulduğu zaman köylüler teneke çalar, tüfek atarlardı. Tâ ki, ay kurtulsun diye. Bununla alâkalı çok hurafe ve bâtıl inanışlar vardı.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin de çocukluğunda ay tutulması olmuş. Annesine sormuş: “Neden ay böyle oldu?” Annesi demiş: “Yılan yutmuş.” Tekrar sormuş: “Daha görünüyor?” Annesi demiş: “Yukarıda yılanlar cam gibi olup, içlerinde bulunan şeyi gösterirler.”
Sonra anlamış ki, astronomi âlimlerinin yaptığı bir benzetme, zamanla halkın dilinde hakikat zannedilmiş. Çünkü, burçlar mıntıkasının bulunduğu daireyle, ayın yörüngesi olan bu iki kavise, iki yılan benzetmesi yapmışlar. O iki dairenin kesişme noktalarından birine baş anlamında “re’s”, diğerine kuyruk anlamında “zenep”demişler. Ay baş kısmına, güneş de kuyruk kısmına denk geldiği zaman, dünya ikisinin ortasına düşer. O vakit ay tutulması olur. Yapılan benzetmeye göre “Ay, yılanın ağzına girdi”denilir. Bu benzetme, zamanla ayı yutacak kocaman bir yılan şeklinde anlaşılmış. Hâlbuki, Kâinatın Yaratıcısı olan Cenab-ı Hak, bu muhteşem semavî olaylarla kendi kudret ve azametini gösteriyor. İnsanları varlığına inanmaya dâvet ediyor. Bu çok ince hesaplara kör tesadüf ve tabiatın karışamayacağını ilân ediyor. Bizleri “Husuf Namazı”kılmaya çağırıyor.
Bediüzzaman Hazretleri bu mânâları şöyle ifade eder: “Güneşin ve ayın tutulmaları, küsuf ve husuf denilen iki ibadet-i mahsusanın vakitleridir. Yani, gece ve gündüzün nurani ayetlerinin nikaplanmasıyla (örtülmesiyle) bir azamet-i İlâhiyeyi ilâna medar (vesile) olduğundan, Cenab-ı Hak ibadını (kullarını) o vakitte bir nevi ibadete dâvet eder. Yoksa o namaz, açılması ve ne kadar devam etmesi müneccim hesabıyla muayyen olan ay ve güneşin husuf ve küsuflarının inkişafları (açılmaları) için değildir.” (Sözler s. 506)
Güneş ve ay tutulmaları olduğu zaman, bu semavî olaylara bir de bu gözle bakılmalı ve onlara özel sünnet olan namazların kılınması ihmal edilmemelidir.
asyanur.info
Views: 0