Risale-i Nur Hizmeti Hatıralar Geçidi

ANKARA’YA TAYİN EDİLDİM

Vakıf olarak ilk defa hizmet yerim belli olacaktı. Üstadın hizmetkârları da benim nereyi kabul edeceğimi her halde merak ediyorlardı. Mustafa Sungur Ağabey şefkatle bana baktı ve “Sami kardeş! Siirtliler iki katlı mülk bir dershane yapmışlar. Oraya gitmek ister misin?” diye sordu. Ben de “Ağabey! Biz iman ve Kur’an hizmeti için hayatımızı ortaya koyduk. Neresi olsa giderim. Japonya deseniz yine giderim.” dedim.

Bu konuşma üzerine Bayram Yüksel Ağabeye dönerek “Gördün mü Bayram? Kardeşimiz Siirt’e gitmek istiyor.” dedi. Maksadı Bayram Ağabeyi ikna etmekti. Ancak Bayram Ağabeyin tüccarlık ve pazarlık gücü kuvvetliydi. Ankara Siteler semtinde birbirine bitişik iki dershane bağışlandığını, kalabalık bir öğrenci grubunun başında muhakkak bir vakıf kardeşe şiddetle ihtiyaç olduğunu ve saire anlatarak mevcut ağabeyleri ikna etti. Bediüzzaman’ın vârisim dediği ağabeylerin ittifak kararıyla, Ankara’ya gitmem böylece kesinleşmiş oldu.

Ağabeylerin duasını aldıktan sonra, Karagümrük dershanesinden eşyalarımı toplayıp Nurtaşı’na geçtim. Fırıncı, Birinci ve Mehmet Kutlular Ağabeyler oradaydı. Ankara hizmetlerinin genel durumu hakkında bir hayli bilgi verdiler. Daha çok Kutlular Ağabey konuşuyordu. “Sami kardeş! Risale-i Nur hizmetinde ve dâvâsının yayılmasında gazetemizin ne büyük bir vasıta olduğunu biliyorsun. Üç buçuk senedir canla başla çalışıp gazeteyi çıkarıyor, bir taraftan da maksadımıza uygun dinî romanlar, çocuk kitapları ve diğer yayınlarımızı milletin hizmetine sunuyoruz. Maksadımız, tamamen Allah’ın rızası dairesinde insanların imanını kurtarmak ve muhafaza etmektir. Ancak, Ankara’da bazı vakıf arkadaşlar bu tarz hizmetlerimize karşı çıkıyorlar. Sadece dershane hizmeti ve Risale-i Nur okunmasını esas alıyorlar. Bayram Ağabey de problem çıkmasın diye durumu idare ediyor. Madem, Risale-i Nur ve Yeni Asya bütünlüğü içinde hizmeti anlayan bir kardeşimizsin. Böyle olmaya devam et. Fakat, sen dikkatli olarak hizmetlerine devam edersin.” dedi. Fırıncı ve Birinci Ağabeyler de aynı istikamette konuşmalar yaptılar. Bence bu anlatılanlar, Ankara’daki olumsuz durumlar için bir aşılama idi. Doğru olanı yapıyorlardı. Ben de dersimi iyi aldığımı düşünüyordum. Öyle de yaptım.

Aynı akşam, Ankara’ya gidecek olan İhsan Paşalıoğlu Ağabeyle birlikte yola çıktık. Arabalı vapurla karşıya geçmek gerekiyordu. Çok kerâmetvâri haller yaşayarak kolaylıkla Ankara’ya ulaştık. 30 Ağustos 1973 sabahıydı. Sıhhiye semtindeki dershanede biraz istirahat ettikten sonra, öğle namazını müteakip ULUS-27 diye bilinen dershaneye geçtik. Bayram Ağabey orada kalıyormuş. Benden önce İstanbul’dan Ankara’ya dönen Bayram Ağabeyle bir hafta o dershanede kaldık. Şoförlüğünü yapan Hacı Mehmet, Sabri Acar ve Ali Çalışkan adındaki vakıflar da orada kalıyorlardı. Çok fedakâr dâvâ adamlarıydı. Benimle yakından ilgilendiler. Allah hepsinden razı olsun. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)  (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)

Reklam

Yorum Yap