Olur olmaz her şeyden alınganlık göstermek ve gücenmek, daha sonra da bu yüzden problem çıkarmak hiç bir cihetle doğru olmaz.
Ehl-i dalâlet, alınganlık ve gücenme duygusundan yararlanır ve İslâm’a hizmet edenlerin arasındaki tesanüt ve dayanışmaya zarar vermeye ve bozmaya çalışır.
Talebelerinin arasında soğukluğa sebep olunduğu zaman “Birbirinizden bazı fena sözler yüzünden gücenmeyin. Şahsiyetime dokundu demeyin. Ben o fena sözleri üstüme alıyorum. Bin haysiyetim olsa, aranızdaki tesanüde feda ederim.”diyerek sarsıntıyı gideren Bediüzzaman’ın, bu hususta ne kadar hassas olduğu anlaşılıyor. Bırakın imalı sözleri, doğrudan fena sözler de sarf edilse, mesleğimizde gücenmek olmamalı. Tâ ki, tesanüt bozulmasın. Böyle zamanlarda dahilden ve hariçten bünye içinde faaliyet gösteren bazı gizli eller olur. Asıl onların yapacağı tahribata karşı uyanık olmalıdır. Zira, ehl-i dalâletin tezgâh ve tuzakları çok çeşitlidir.
Anadolu’da “Havadan nem kapmak.”diye bir tâbir vardır. Her söz, fiil ve davranıştan, alınganlık sebebiyle mânâ çıkarmak anlamına gelir. Ondan gücenme, daha sonra soğukluk ve sıkıntı meydana gelmesine sebep olmaktadır.
Bunun çaresi, hüsn-ü zannı esas almak ve su-i zanna girmemektir. Zira Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.” Ne kendisini ve ne de başkasını sıkıntıya sokmaz. Bir arıza olmuşsa, onu da tahkik edip araştırarak, yeterli deliller varsa, yapıcı bir tarzda çaresine bakılır. Maksat çözüm üretmektir, yoksa yangına benzinle gitmek değildir.
asyanur.info samicebeci.net