Anadolu Seyahat Notları

ALANYA’DAN ISPARTA’YA (NOSTALJİ YAZILARI-4)

Antalya ile Alanya arasındaki yüz otuz kilometreyi kısa zamanda kat ederek Alanya hizmet merkezine ulaştık. Öğle namazını birlikte kıldığımız Mevlüt, Yaşar, Hüseyin, Remzi, Selahattin abiler, Ankara’dan tanıdığımız Ziya kardeş ve diğer dostlarımızla birlikte ikindi namazına kadar birlikte olduk.

Fevkalâde gayretli bulduğumuz dostlarımız, iman ve Kur’an hizmetinde ellerinden geleni yapmanın azmi ve kararlılığı içindeydiler. Bilhassa Ziya kardeşimizin ilgilendiği gençlik hizmetleri takdire şayandı.

Alanya turistik bir şehir olduğundan, gördüğümüz manzaradan dolayı dostlarımıza dua ettik. Esas maharet, o şartlara rağmen iman hizmetini yürütebilmektir. Hani iki kardeşten biri dağda koyun güderken ermiş de, bir mendile süt sağıp şehre inmiş. Kundura tamirciliği yapan kardeşinin dükkanına uğrayıp mendil içindeki sütü asmış. Öbür kardeş de mendile kor bir ateş koyup o da asmış. Biraz sonra genç bir bayan müşteri gelince mendildeki süt damlamaya başlamış. Kunduracılık yapan kardeşine “Asıl maharet dağda değil, burada ermek ve evliya olmaktır.”demiş. Mevcut tabloyu görünce bu menkıbeyi hatırladık.

Telefonla haberleştiğimiz Isparta ziyareti için, Alanyalı dostlarımızla ikindi namazı sonrası vedalaştık. Turistik otel, pansiyon ve villâlarla beton yığınlarına dönmüş sahil yolundan Antalya’ya, oradan Ağlasun üzerinden Isparta’ya yöneldik. Bey Dağları silsilelerinin vadilerinden kâh kıvrıla kıvrıla tepelere yükselen, kâh tepelerden ovalara akıp giden yollarda, büyükçe bir kartal gibi süzülerek bizi menzilimize götüren emektar arabayla, nihayet Bediüzzaman’ın “Taşıyla toprağıyla benim için mübarektir.”dediği, iki şehirden biri olan Isparta’ya ulaştık. Gece saat onda ilk dersi müteakip, bizleri bekler halde bulduğumuz Isparta kahramanlarıyla iki saat süren bir ders ve sohbetten sonra müsaade istedik. Çünkü, ertesi gün çok önemli bir istişaremiz vardı. Antalya fedakârları ve Isparta kahramanları bizi otobüse kadar uğurladılar.

Otobüs hareket edince, Bediüzzaman Hazretleri gibi iki ellerini sallayarak bizi uğurlayan Mithat, Mustafa, Ramazan, Nejat, Hasan, Ömer ve diğer dostlarımızın bu hasbi halleri karşısında, ruhumun tâ derinliklerinden kopup gelen ulvî duygular göz pınarlarıma hücum etti.

Nostaljik duygularla, hasretle hatılradığımız seksen öncesinin nurlu manzaraları işte gözümün önündeydi. Allah için sevmek, Allah için dâvâ arkadaşlığı yapmak nasıl olurmuş, kudsî bir mefkure etrafında nasıl kenetlenir ve kader birliği yapılırmış şu tablo onun göstergesiydi.

Geçmişten günümüze vukua gelen olumsuz olaylar karşısında çözülmeyen, her türlü engellere rağmen boyun eğmeyen, cihanşümul dâvâsı uğrunda can ve cihandan vazgeçen ve her nevi fedakârlık örnekleri sergileyerek bu mukaddes dâvâyı omuzlayan böyle aksiyon ve icraat adamları var oldukça, bu memleket ve millet semavî ve arzî musibetlerden mahfuz kalacak ve bu samimi kadrolar, İttihad-ı İslâm kalesinin temelini teşkil edeceklerdir, inşaallah. Var olun, sağ olun aziz dostlar…

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap