Hayat

ÂDÂB-I MUAŞERET

Sosyal bir varlık olarak yaratılan ve toplu halde yaşamak durumunda olan insan nev’i, beşerî münasebetlerinde dikkatli olmak ve diğerlerine insanca muamele etmek mecburiyetindedir.

Ancak, mahiyetine yerleştirilen akıl, gazap ve şehvet kuvvelerine  sair hayvanlar gibi bir sınır konulmadığından, orta yolu aşarak ifrat ve tefrite düşen çoğu insanlar, toplum  hayatının huzurunu bozan ve tahrip eden birer bozguncu olmaktan kendilerini kurtaramazlar.

Böyle olacağını en iyi bilen Cenab-ı Hak, vahiy ile gönderdiği semavî fermanlar ve dînî kanunlarla orta yolu göstermiş ve haddi aşanlara hem dünyada hem de âhirette lâyık oldukları cezaları vereceğini bildirmiştir.

İslâm dini her meselede olduğu gibi, insanî münasebetlerin temel kurallarını da belirtmiş ve o dinin tebliğ edicisi ve muallimi olan Hazret-i Muhammed de (asm), âdâb-ı muaşeretin en ince detaylarını bile öğretmiştir.

“Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.”buyuran Sevgili Peygamberimiz (asm) hakkında Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Keriminde “Sizin için onda en güzel örnek vardır.”ferman etmekle, her cihetle nazarları ona çevirmekte ve müminleri ona tâbi olmaya dâvet etmektedir.

Bir çok mânâları bir kaç kelime ile söylemek suretiyle cevamiü’l-kelim olan ve veciz söz söylemede hiçbir insanın yetişemediği Sevgili Peygamberimiz (asm), âdâb-ı muaşeret hususunda dikkat etmemiz gerektiğini asırların ötesinden ifade etmiş, böylece hem Müslümanlara hem de bütün insanlığa rehber olmuştur. Bize de, ona uymak noktasında gayretli olmak kalıyor.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap