1926-1934 yılları arasında sekiz sene Barla beldesinde mecburi ikamete tabi tutulan Bediüzzaman Hazretleri, Eskişehir ve Denizli mahkemelerinden sonra, Afyon ilinin Emirdağ ilçesine gönderilir.
Risale-i Nur tefsirlerinin büyük bir kısmını kaldığı mekânlarda telif eden Bediüzzaman, üçüncü defa Afyon mahkemesine sevk edilir. Risale-i Nur’un en son dersi olan “Elhüccetüzzehra”eseri orada telif edilir. 1950 seçimlerinden sonra çıkan afla tahliye olan Bediüzzaman, hava değişikliği için Isparta’da bir ev kiralar. Ara sıra buraya gelir, bir müddet kaldıktan sonra tekrar Emirdağ’ına dönerdi.
Barla beldesinde kaldığı yıllar boyunca, çevre köy ve ilçelerde bir çok talebeleri meydana geldiği gibi, Isparta içinde de çok talebeleri vardı. Hüsrev Ağabey onların başını çekiyordu. Onun etrafında toplanan heyete Bediüzzaman “Gül Fabrikası”namını vermişti. Isparta’da kiralanan geniş ev bir Nur dershanesi olmuştu. Ziyarete gelenlerin haddi hesabı yoktu. Tam bir Nur merkezi haline gelmişti ve hiç boş kalmıyordu. Yanında Bediüzzaman’ın varisleri olan hizmetkârları muhtelif odalarda kalıyordu. Namazların sonunda Nur Risaleleri kitap takip edilerek okunuyor ve gelen misafirlerin de yetişmeleri sağlanıyordu.
Değişik vazifelerle hizmetkârlarının farklı yerlerde olduğu bir zamanda, Bediüzzaman Ceylan çalışkan Ağabeyin şoförlüğünü yaptığı arabasıyla Emirdağ’ına gitmek ister. O gün hazır olan Vahşi Şaban Ağabeye “Biz dönünceye kadar sakın burayı terk etme. Gelenlere kapıyı aç ve ilgilen.”diyerek sıkı uyarıda bulunur ve yola çıkarlar. Onlar gidince, köyü şehre çok yakın olan Vahşi Şaban Ağabey, epey zamandır görmediği annesini ziyaret edip, hayır duasını almak niyetiyle dershaneyi kapatıp köyüne gider. Emirdağ yolundan ani bir kararla geri dönen Bediüzzaman, kapıyı kapalı görünce çok müteessir olur. Hemen dönmek niyetiyle köye giden Şaban Ağabey de, her nasılsa iki gün sonra ancak dönebilir. Fakat Bediüzzaman odasından çıkmayarak iki gün boyunca onunla konuşmaz. Nihayet iki gün sonra odasından dışarı çıkan Bediüzzaman şu tarihi sözleri söyler: “Kardaşım! Çok sıkı tembih ettiğim halde neden dershanenin kapısını kapattın? Bütün âlem-i İslâm’ın gözü bu dershanenin üzerindedir. Hepsi buraya bakıyorlar. Her ne olursa olsun, bu medrese mutlaka açık tutulmalıdır.”der. Son derece pişmanlık duyan ve utanan Şaban Ağabeyin hayatında bu hatıra derin izler bırakır. Zira verilen mesaj gayet açıktır.
asyanur.info