Hatıralar Geçidi

ACAİP DEĞİŞİMİN AYAK SESLERİ (HATIRALAR GEÇİDİ- 78)

Yirmi civarındaki vakıf kardeşlerin gayretli çalışmaları arasında Ankara hizmetlerine böyle devam edip giderken, biz de ayda bir İstanbul’a yönetim kurulu toplantıları için gidiyorduk. Genel müdür Bekir bey vazifesinin başındaydı. Yakup bey gazetenin genel koordinatörlüğünü yapıyor, Kutlular Ağabey de ona müşavirlik hizmeti veriyordu.

Bir müddet sonra ne olduysa oldu, Bekir bey gazeteden ayrıldı. Onun yerine, koordinatör olan Yakup beyin emekli olup, genel müdür yapılması yönetim kurulunun gündemine getirildi. Yapılmak istenen şeyler arka arkaya gerçekleşiyordu. Bekir beyden sonra alternatif de yoktu. Yönetimdeki bir grup arkadaş bunun çok münasip olduğunu ısrarla iddia ediyordu. Görüşmeler sonunda, Yakup Beyin genel müdür olması kabul edildi. Onun, hem yönetim kurulu üyesi hem de çalışan bir personel olması, umumi temsilciler heyetinin daha önce aldığı bir karara aykırıydı. Şimdi hem hesap veren hem de hesap soran bir konumdaydı. Fakat, bu geçici bir durumdu. Nasıl olsa sonra bir gün gelir düzeltilebilirdi.

Yakup bey çalışmalarına çok hızlı başladı. Yeni personel alımları yaptı. Sonbahar umumi temsilciler toplantsı için gelenlere, çok düzenli ve ajandalı dokümanlar hazırlattı. Açış konuşması için, Kutlular Ağabeye vizyon konuşması yaptırıp, müessese hakkındaki bilgileri de, yönetim kurulu başkan yardımcısı yapılan Timur beye okuttu. Vizyon konuşmalarını İsmail beyin hazırladığını sonradan öğrendik.

Gazetede o zamana kadar olmayan, Kariyer, sivil toplum gibi sayfalar ihdas edildi. Bazı arkadaşlar kendi isimleri, bir kısmı da müstear isimlerle köşe yazıları yazmaya başladı. Yağmur gibi gazeteye yazı gönderiliyordu. Ancak, çok göze batan şeyler de oluyordu. Cemaatimizin  bilmediği ve anlamadığı paradoks, paradikma ve Allah’a mahsus olan yaratmak gibi kelimeler, terimler ve tabirler çoğalmaya başlamıştı. Cemaatten tenkit sesleri yükselmesine rağmen dikkate alan yoktu. Bindik bir alâmete, gidiyoruz kıyamete hesabı, âdeta bir yerlere doğru sürükleniyorduk.

Kız-erkek karma seminerler ve ortak akıl toplantılarının yanı sıra, Ankara bürosunda yapılan derslerde olduğu gibi, vakıf binasında yaptığımız umumi derslerde de bazı arkadaşlar “Hayırlı akşamlar” ile başlayan ve “Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim” sözleriyle biten derslere şahit oluyorduk. Bazen fotokopiden, bazen de dizüstü bilgisayardan Risale-i Nur okunuyordu. Salâvatla başlayan ve “Sübhaneke la ilmelena” ile sona eren usullerimiz yok farz ediliyordu.

Bahsi geçen arkadaşlar, bu tarzdaki çalışmalarına “Yenilikçilik” diyorlardı. Bizler yenilikçiliğe açık bir cemaatiz fakat bu yapılanlar bize göre yenilikçilik değil, düpedüz cemaatin genleriyle oynama ve kimliğini tahrip hareketiydi. On on beş kişilik grupların katıldığını öğrendiğimiz gazetecilik seminerleri,YASEM adıyla günlerce gazetede reklam ediliyordu. Daha sonra, kahvaltılı aile buluşmaları başladı. Genele hitap etmeyen bu kahvaltılar da gazetede ilan edilir oldu. Zaten diğer dernek ve vakıfların rutin dersleri bile gazetede ilan ediliyordu.

Bu gidişata seyirci konumunda olan yönetim kurulundaki bazı arkadaşlar ne yapacağımızı bilemiyorduk. Kutlular Ağabey, şimdilik bu duruma ses çıkarmıyordu. Ancak, fıtrata ters düşen bu gidişat, mutlaka bir yerde duvara toslayacak ve Nur Hareketi yeniden asıl orijinal kimliğine dönecekti. Sabır ise, her şeyin anahtarıydı. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)

Reklam

Yorum Yap