12 temmuz 2014 Cumartesi günü, umumi temsilciler heyeti toplantısına büyük bir ekseriyetle katılım oldu. Ramazan ayı içinde ve oruçlu bir halde bu kadar katılım pek beklenmiyordu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde tavrımızın ne olacağının yanı sıra, Risale-i Nur’a getirilen bandrol yasağının da gündeme alınması gerçekten etkili olmuştu. Bandrol ile ilgili olarak Avukat Kadir bey, akademisyen Ahmet bey ve eski vekil Nurettin beyin verdiği bilgiler ışığında bir hayli görüşmeler oldu. Cumhurbaşkanlığı maddesinde, yine eski vekil Nurettin beyin yaptığı uzun konuşma cemaati etkilemişti. Bazı yönetim kurulu üyeleri ile cemaatten bazıları, aslında bu seçimin mahalli seçimlerde olduğu gibi sessiz sedasız geçiştirilmesini istiyordu. Zira, cemaat bünyesinde meydana gelmesi muhtemel çatlak ve sıkıntıların olması ve gazetenin ciddi anlamda tiraj kaybına sebep olması endişesi vardı.
Demokrat kökenden geldiğini söyleyen fakat Tayyip Erdoğan’ın karşısına, CHP ve MHP partilerinin adayı olarak çıkarılan Ekmelettin beyin fazla bir varlık gösteremeyeceği tahmin ediliyor ve bu konuda ısrarcı olunmaması isteniyordu. Ancak, yapılan yönlendirici konuşmalar neticesinde Ekmelettin beyin desteklenmesi kararı çıktı. Buna göre de, seçime kadar gazete yayın yaptı.
10 Ağustos 2014 tarihine kadar Tayyip Erdoğan hem devlet imkânlarını, hem başbakanlık gücünü, hem de seçim meydanlarını dolaşarak yaptığı mitinglerle toplumu etkiledi. Taraftar medya da bütün gücüyle onu destekledi. Ekmelettin bey ise, sadece il ve ilçelerdeki sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etti. Hiç bir yerde miting yapmadı. Zaten, fıtratı da buna müsait değildi. Buna rağmen yüzde otuz sekiz buçuk oy aldı. CHP ve MHP de ciddi olarak destek vermediler. Bütün bu olumsuz duruma rağmen aldığı oy bir hayli yüksek sayılırdı. Tayyip Erdoğan ise, aldığı yüzde elli iki oranındaki oy ile cumhurbaşkanı seçildi. Böyle bir netice, kamuoyu yoklamalarıyla da belli iken neden ısrarcı olunmuştu? Her neyse..
Seçim neticesinde, ortalıktan çekilen ve adeta kaybolan Ekmelettin bey sonrasında bize kalan ise, içimizde meydana gelen sıkıntılar ve binden fazla tiraj kaybı oldu. Bizim korktuğumuz da işte bu idi. Hâlâ o sıkıntılarla boğuşmak ve aşmak için uğraşıyoruz. Bizim kaderimiz böyleydi. Sürekli içimizdeki bünye imtihanlarını vermekle meşgulüz. Bir arkadaşımızın dediği gibi “Şeytan taşlamaktan tavaf yapmaya vakit bulamıyoruz.” Fakat, ne yapıp yapmalı, şeytan taşlamak yerine, kudsi hizmetlerimize yoğunlaşmalıyız. Bizi, birbirimizle uğraştırmak isteyenlere karşı da, çok dikkatli ve uyanık olmalıyız, vesselâm. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)